USD42,45
EURO49,13
JPY0,002743
RUB0,52
GBP55,83
EURO/USD1,16
BIST10.892,26
GR. ALTIN5.689,53
BTC86.650,79
  1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. “Ölü İnternet Teorisi” gerçekleşiyor mu?

“Ölü İnternet Teorisi” gerçekleşiyor mu?

featured
olu-internet-teorisi-gerceklesiyor-mu.jpg
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Yazılım Mühendisliği (İngilizce) Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kaan İldiz, “ölü internet teorisi” ni değerlendirdi.

“Ölü internet teorisi” ne anlama geliyor?

“Ölü internet teorisi”nin, internetin günümüzde aldığı yapısal biçimi tartışmaya açan spekülatif bir kavram olduğunu ve dijital ekosistemlerin geçirdiği dönüşümü anlamada metaforik bir işlev taşıdığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kaan İldiz, “Teorinin bazı bileşenlerinin özellikle insan merkezli etkileşimlerin azalması, yapay içeriklerin çoğalması ve kolektif dijital hafızanın bozulması bağlamında düşündürücü bir çerçeve sunduğunu gösteriyor. İnsanların da özgün eforlarına olan eğilimi de azalıyor ve bu da üretilen düşünce içeriğinin özgünlüğünü kısıtlıyor.” dedi.

Forumlar ve bloglar, internetin ‘insani dokusunu’ oluşturan en önemli unsurlardı

İnternetin ilk dönemlerinde forumlar, bloglar ve açık tartışma platformlarının, kullanıcıların hem bilgi ürettiği hem de birbirini doğruladığı sosyal alanlar olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kaan İldiz, “O dönemin tartışmaları, deneyimler ve kolektif üretimler, internetin ‘insani dokusunu’ oluşturan en önemli unsurlardı. Tabii burada insanların uzun süre düşünerek verdiği yanıtları ve tartışmaların derinliğini akılda tutmak gerek. Ancak bugün bu içeriklerin büyük bölümü ya erişilemez durumda ya da algoritmik akışların arasında ulaşılamaz durumda. Eski forumlar kapandı, arşivler bozuldu ve milyonlarca kullanıcı tartışması indekslenemez, dolayısıyla doğrulanamaz bir geçmişe dönüştü.” diye konuştu.

Dijital hafıza da insan hafızasında olduğu gibi kırılgan bir yapıya sahip 

Bu kayboluşun yalnızca teknik bir sorun değil aynı zamanda dijital hafızanın insan hafızasında olduğu gibi kırılgan bir yapıya sahip olduğuna dair bir benzerlik olduğuna da işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kaan İldiz, şöyle devam etti:

“Artık internet, geçmişe dönük organik tartışmaları saklayan bir alan olmaktan çıkıp, yüzeysel ve tekrarlayan yapay içeriklerin hakim olduğu bir akış mantığına evrilmiş durumda. Bu noktada yapay zeka halüsinasyonları kritik bir rol oynuyor. Üretken modellerin zaman zaman doğrulanmamış, uydurulmuş ya da bağlamdan kopuk bilgiler üretmesi, zaten erişimi zorlaşmış olan eski dijital tartışmaların üzerine ek bir belirsizlik katmanı ekliyor. Bir başka deyişle, dijital geçmiş hem kayboluyor hem de yerine yapay bir geçmiş üretiliyor. İşin özü özgün insan içeriği körelirken bu yıpranmış ve körelmiş bölgeleri yapay zekanın halüsinasyonları kapatıyor. Gerçek bellek silinirken, yerini simüle edilmiş bir bellek alıyor.”

Yapay zeka tabanlı arama, yeni bir anlatı üretebiliyor

“Geçmişte gerçekten ne tartışılmıştı ve bugün ulaştığımız bilgi bunun ne kadarını doğru temsil ediyor?” sorusuna net bir yanıt vermenin giderek zorlaştığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kaan İldiz, “Çünkü yapay zeka tabanlı arama, özetleme ve içerik üretim sistemleri, geçmişi olduğu gibi aktarmak yerine, veriler arasında benzerlik temelli yeni bir anlatı üretebiliyor. Kullanıcılar için gerçek tartışmalarla algoritmik yeniden üretimler arasındaki farkın ayırt edilememesi, bilişsel düzeyde ciddi bir karmaşa yaratıyor. Bu da insanın gerçekten biraz uzak dahi olsa yüksek doğrulukta olan özgün ifadesinin üretkenlik alanını daraltıyor.” şeklinde konuştu.

‘Dijital hafıza’ giderek daha çok simülatif bir yapıya dönüşüyor

Nörobilimsel açıdan bakıldığında, bu durumun insan zihninin güven mekanizmasını doğrudan etkilediğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kaan İldiz, “Zihin, doğrulanabilir tarihsel izlere ihtiyaç duyar. Oysa internetteki tartışmalar kaybolup, yerlerini yapay sentezlere bıraktıkça, kullanıcıların ‘dijital hafıza’ olarak gördüğü şey giderek daha çok simülatif bir yapıya dönüşüyor. Bu da gerçek bilginin izlenebilirliğini zayıflatıyor. Dolayısıyla ben Ölü İnternet Teorisi’ni, internetin tamamen ‘öldüğü’ iddiasından çok, dijital hafızanın yapaylaşması ve insan katkısının sessizce ve fark edilmeden geri plana itilmesi anlamında ele alıyorum.” ifadesinde bulundu.

İnternetin sessiz kayboluşu ölüm mü?

İnternetin sessiz kayboluşunun yeni düzene alışmış insan için bir ölüm olarak ifade edildiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kaan İldiz, “Yeni dünya kavramı da bu kayboluşu internetin ölümü olarak nitelendiriyor. Bu bağlamda asıl mesele içerik üretiminin miktarı değil, kaynağının insandan uzaklaşması ve geçmişe dair referansların doğrulanabilirliğinin giderek zorlaşmasıdır. İnternetin yaşayan hafızası silikleşirken, yapay zeka sistemleri bu boşluğu kendi kurgusal üretimleriyle doldurmaya başlıyor.” dedi.

Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kaan İldiz, sözlerini geleceğe yönelik önemli bir soru işaretiyle tamamladı:

“Gerçek dijital geçmişi kaybettiğimizde, gelecekte üreteceğimiz bilgi hangi temele dayanacak? Sorulara yanıt arıyorken soru üretebilecek özgünlüklerimizi ne kadar kaybedeceğiz? Bu sorular da muhtemelen ‘ölü zihinler teorisi’ gibi kavramlarla karşımıza, insan üretkenliğinin çürüdüğü bir dönemde çıkacak.” 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Bursa'dan Güncel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!